“Andrea Camilleri’yi
ya seviyorsunuzdur ya da henüz hiç okumamışsınızdır.”
“Terrakotta
Köpek - Komiser Montalbano Serisi 2” isimli kitap ile ilgili araştırma yaparken
karşıma çıkan bu cümle çok hoşuma gitti ve anında benimsedim.
Benim Andrea
Camilleri ile tanışmam 2017 sonbaharında olmuştu. Yapı Kredi Yayınları’ndan
çıkan “Unvansız Maktul” isimli kitabına, İstanbul’dan Fethiye’ye taşınmadan
evvel, İstanbul’da son kitabevi turlarımı atarken denk gelmiş ve kitabı hemen
edinmiştim. Tek solukta bitirdiğim kitabın yazarı çok ilgimi çekmişti ve küçük
bir Andrea Camilleri araştırması yapmıştım. Türkçe’ye çevirilen çok fazla
kitabının olmaması ve olanların da çoğunun baskısı olmaması biraz canımı
sıkmıştı o dönem.
Daha sonra Netflix’e
Andrea Camilleri’nin meşhur karakteri “Dedektif Montalbano’nun Rai 1 tarafından
seri halinde çekilmiş maceralarının yüklendiğini öğrendiğimde (37 bölümün 31
tanesi halen Netflix Türkiye’de mevcut) çok kısa bir süre içerisinde bölümlerin tamamını
seyrettim ve çok beğendim. Başroldeki Luca Zingaretti’nin de sıkı bir hayranı
olduğumu belirtmek isterim.
Bu seriyi
izlememi müteakiben yine güzel bir haber okudum ve Mylos Kitap tarafından
Andrea Camilleri’nin Komiser Montalbano serisinin kronolojik olarak Türkçe’ye
çevirilerek yayınlanacağını öğrendim. (“Ne güzel dergimizdin sen 221B!” demek
istiyorum tam olarak bu noktada)
Mylos Kitap
şimdiye dek sanırım sadece ilk beş kitabı Türkçe yayınladı. Beş kitabın tamamı
kütüphanemde mevcut ve tamamını okudum. Bugün burada bahsedeceğim kitap ise serinin
ikinci macerası “Terrakotta Köpek” olacak…
Kitabın
incelemesi ve yorumu olmayacak bu arada yazımın devamı. Bambaşka bir konuyu irdeleyeceğim.
Andrea Camilleri’nin 70 yaşında yazmaya başladığı bu serinin ana karakteri
Dedektif Montalbano bir gurme! Bir gurme dedektif ile karşı karşıyayız!
Dolayısıyla, bu seride İtalyan Mutfağı da esas karakterlerden birisi olarak
karşımıza çıkmakta. Ben de kendimi tutamadım ve “Terrakotta Köpek” macerasında
bahsi geçen yiyecekleri listeledim. İleride yapmayı planladığım Sicilya
seyahatimde bu yiyeceklerin peşine düşerken de bu yazımdan faydalanmak
niyetindeyim. Kendime not yazdım aslında bir nevi. Bu noktada çevirmen Semih
Topçu’ya da özenli çalışması için teşekkürü bir borç bilirim.
Evet gelelim
bahsi geçen yiyeceklere;
1)
Mostazzolo: Sicilya’nın Scicli kasabasına has ve içi
irmik, badem, limon veya portakal kabuğu rendesi, tarçın ve diğer baharatların
karışımıyla doldurulmuş bir kurabiye türü. Geleneksel olarak Noel ve Joseph
Bayramı için hazırlanan mostazzolonun günümüzde bulunması zordur.
Anladığım kadarı ile mostazzolo yeme
ihtimalim çok düşük ama tabi ki şansımı zorlayacağım çünkü ne olduğunu her
okuduğumda ağzım sulanıyor.
2)
Passuluna: Buruşuk görünümlü, özel olarak Sicilya
tuzuyla kürlenmiş siyah zeytin.
Bu bizim salamura zeytin olayına benziyor.
Yarı Adanalı yarı Silifkeli bir Akdenizli olarak bu konsepte çok uzak değilim.
3)
Martorama
Meyveleri: Pudra şekeri, su, badem unu, glikoz,
tozşeker ve badem aroması ile meyve görünümünde hazırlanan ve pişirildikten
sonra gıda boyasıyla renklendirilen İtalyan tatlısı.
Meyve görünümünde bademli bir tatlı yapmak
bana çok fuzuli gelse de bunu da denk getirirsem affetmem gömerim diye
düşünüyorum.
4)
Tabisca: Arapça kökenli antik bir kelime olan
“Tabisca” Sicilya’da Sciacca isimli bir bölgede yapılan, zeytinyağı ve tuz
eklenmiş doğal mayalı hamur ile yapılan bir tür pizza için kullanılmaktadır.
Tabisca; focaccia ve ekmek
hibriti olan, karakteristik oval şekle sahip ve eski zamanlarda Sciacca
köylülerinin hazırladığı; üzerine domates, soğan, kapari, peynir ve zeytin gibi
en tipik ve en basit Akdeniz malzemelerinin eklendiği bir tür pizzadır.
Bu listede beni en çok heyecanlandıran
yiyecek tabisca oldu. İtalyan pizzasının bizim pide konseptine yakın bir hali
özetle. En kısa sürede muhakkak denemek istediğim bir yiyecek!
5)
Parmigiana
Di Melanzane: Kızartılmış
ince patlıcan dilimlerinin peynir ve domates sosuyla kaplanarak fırında
pişirilmesiyle hazırlanan klasik Güney İtalya yemeği.
Patlıcan severim. Peynir severim. Domates
sosu severim. Bu üçünün İtalyan usulü buluşmasına neden hayır diyeyim sorarım size?!
6)
Caciocavallo:
İtalyanca at peyniri
anlamına gelmekte fakat koyun sütünden yapılmaktadır, adını ise çoban ve
çiftçilerin atıştırmalık olarak eyerlerine asmalarından almaktadır.
Benim üzerime kürekle peynir atsanız
şikayet etmem ve ekmeksiz, ufak ufak lokmalar ve ısırıklarla yerim. At peyniri
imiş eşek peyniri imiş umurumda olmaz. Bana caciovallo ile gelin ya valla bak…
7)
Petrafennula: Özellikle Noel döneminde tüketilen, tüm
İtalya’da yaygın, geleneksel bir Sicilya tatlısı.
Bu tatlı Sicilya mutfağındaki Arap esintilerinden birisi. Araplardan görüp yaptıkları bir tatlı imiş. İtalyanların Noel dönemi bizim şeker
bayramları gibi geçiyor sanırım. Adı bile kulağa çok hoş geliyor zaten bu
tatlının. Tatlının tipine bakınca da aklıma bizim oraların meşhur tatlısı cezerye geldi zaten anında.
8)
Alici
All’agretto: Hamsi,
domates, limon, fesleğen, sarımsak, kekik ve zeytinyağı ile fırında hazırlanan
Sicilya yöresine özgü bir çeşit yemek.
Bizim için Karadeniz mutfağının demirbaşı
olan Hamsinin Akdeniz mutfağı ile dans ettiği bu yemeği çok fazla merak
etmekteyim.
9)
Domates
Soslu Attuppateddri: Attuppateddri, kış uykusuna yattıklarında
beyaz bir tabaka halinde katılaşan ve kabuğun girişini kapatmaya yarayan bir sıvı salgılayan küçük, açık kahverengi
salyangozlardır.
Paris’e gittiğimde salyangoz yemeye teşebbüs etmiş fakat muvaffak olamamıştım. Bunu yiyebilir miyim benim için de büyük bir muamma şu an için…
10) Pane
Con Meusa: Çoğunlukla
sokak satıcıları tarafından satılan, Palermo’ya özgü, haşlanıp domuz yağında
kızartılmış, ardından doğranmış dana akciğğeri ve dalakla doldurulmuş yumuşak
bir ekmek.
İçinde sakatat olan ve domuz yağında
kızartılan bir hamur işi! Yazarken salyalarım klavyeye damladı! Ne kadar
sağlıksız olduğu zerre umrumda değil. Tipik bir öğrenci ve alt & orta
gelirli gıdası bu! Bu yiyeceği yemek için doğmuşum ben diyebilirim. Listedeki
bir diğer favorim de pane con meusa oldu.
Mithat Erdoğan