1 Mayıs 2020 Cuma

"Kindle" Simidi


-Allah çarpar! Dedi.

-Neden? Dedim.

-Saçma sapan konuşmasana!

-Daha ilk soruda yan çizdin. Halbuki nedenini açıklayacaktım ve sonra nasılına geçecektim.

-Devam et, devam et. Az kaldı, çarpılacaksın.

-Bu kadar kudretli ve uhrevi bir varlığın emirlerine aykırı davrananları Millî Eğitim Bakanlığına bağlı muallimler gibi çarpmak sureti ile cezalandıracağına inanmak… Ben Allah olsam çok zoruma giderdi bu durum.

-Lütfen susar mısın artık? Bak ne güzel tatile çıktık, deniz kenarındayız. Oh mis! Başka şeylerden bahsedelim.

-İstediğim şeyden istediğim şekilde bahsedemeyeceğim bir tatil düşlememiştim. Aslında ben tatil düşlememiştim. En azından İstanbul dışında…

-Nesi varmış İstanbul dışında tatil yapmanın?

-Çevremizdeki insanların yüzde doksan dokuzu zincirinden boşanmış köpek misali en ufak dini ya da milli bayramı fırsat bilip mesai günlerini tatil günleri ile birleştirip şehir dışına kaçıyor diye biz de aynısını yapmak zorunda mıyız? Benim hayalimdeki tatil Karamazov Kardeşleri Truffaut filmografisi ile birleştirebileceğim, asgari aksiyon ve azami huzur dolu aylak günlere gark olmak idi belki?

-E burada oku kitabını, izle filmini! Laptop diye bir şey var. Kindle da hediye etmiştim sana geçen doğum gününde.

-Ulan lap’i top’u 5 tane masa var kaldığımız pansiyonun bahçesinde. Erdek 30 Ağustos yürüyüşünde Atatürk’ün izinden gidip muasır medeniyet seviyesine ulaşmamızı sağlayacak bir ülke yönetimine ihtiyacımız var diyen kadın yürüyüşten üç saat sonra pansiyonun bahçesinde masada yemek yerken çişi gelen oğlunu tuvalete götürmek yerine masadan kalkmayıp oturduğu sandalyede 500 mililitrelik plastik şişeye işetti ya. Çocuğun tazyikli çişinin plastik şişenin dibine çarpınca çıkardığı sesi dinleyerek Rus klasikleri mi okunur ya? Az daha ayağa kalkıp haykıracaktım “Bravo evladım! Aşırı debili bir şekilde işeyebiliyorsun, hayat maceranda muvaffak olacağının bir işareti bu!” diye.

-Odada oku o zaman kitabını. Filmini de odada izle.

-Kıç kadar odada emlakçı buzdolabı ve çirkin metalik gri tüplü TV ile her tarafını örümcek ağı kaplamış bir zamanlar beyaz, şimdi ise rutubetten turkuaza dönmüş klimaya bakarak mı keyif yapacağım? Hayır zaten odamda kalacaksam evden neden çıktım ki tatil yapmak için?

-Offf! Ben yürüyüşe çıkıyorum. Daha fazla tahammül edemeyeceğim söylenmene.

-Çık tabi çık. Şu kindle’ı da bok var aldın. Ben sayfa parmaklayarak, rüzgârda dalgalanan sayfaları zapt etmeye çalışarak ve hoşuma giden kısımların altını çizip yanlarına notlar alarak okumayı seviyorum! Bu kindle denen meretin kulağını büküp hangi sayfada kaldığımı işaretleme zevkinden bile mahrum kalıyorum. Saçmalıktan başka bir şey değil!

-Çarşıdan bir şey istiyor musun? Yürüyüşten dönüşte getireyim.

-“Kindle” simidi al!

-Komik mi?

- Hayır. En susamlı ve en teknolojiğinden olsun kâfi. Komik olmasına gerek yok.



Mithat Erdoğan
3 Haziran 2019
Kayaköy - Fethiye




Fotoğraf : Mithat Erdoğan - Ağustos 2016 / Gümüşlük - Bodrum