24 Kasım 2023 Cuma

Mülkiyetin İzlerini Silmek; Bir Retrospektif

İlkokuldayım. Öğretmenimiz sıralara ya iki kız bir erkek ya da iki erkek bir kız şeklinde üçer kişi oturtmuş tüm sınıfı. Ben iki kızın arasındayım. Bu durumdan hiç mutlu değilim. Kızların ikisinden de pek hoşlanmıyorum. Kızlardan hoşlanmasam da öğretmenin yazmamız için söylediklerini kim en hızlı yazacak şeklinde bir yarışma uydurup bu yarışmada onları yenmekten geri kalmıyorum.

Derken bir seferinde solumdaki kız benden önce bırakıyor kalemi. Yeniliyorum. İyice uyuz oluyorum kıza. Sonra kız bana; "Aa, şu kelimeyi yanlış yazmışım, silgini versene silip düzelteyim" diyor. Aradığım fırsat karşıma çıkmış. Sırıtarak, "Ne vereceğim ya silgimi, yanlış yazmışsın, birinci sen değilsin benim bu durumda, birinciliğimi kabul edeceksen vereyim silgimi" diyorum. Kabul etmiyor. "O zaman yok sana silgi milgi!" diye kestirip atıyorum. "Nasıl ya? Vermezsen öğretmene söylerim!" diye bir tehdit savuruyor kız bana. "Salağa bak ya! Lan silgi benim, ister veririm ister vermem. Kime söylersen söyle!" diye dalga geçerek yanıtlıyorum kızı.

Kız parmağını kaldırıyor. Söz alıyor ve "Öğretmenim, Mithat bana silgisini kullandırmıyor, silgimi unutmuşum dedim, banane dedi, silgisini vermedi." diyor. Öğretmenimiz "Mithat gel bakalım yanıma" diyor ve beni masasına çağırıyor. Ben masaya doğru yürürken hala pis pis sırıtıyorum. Öğretmenin beni şikayet eden kızı azarlarken yanımda durmasını istediği kanaatindeyim. Öğretmen masasına varıyorum. Öğretmenimiz bana dönüyor ve "Neden arkadaşına silgini kullandırmıyorsun, ayıp değil mi? Annen- baban seni böyle mi yetiştirdi? Ben böyle yetiştirmediklerini biliyorum!" diyor ve sağlam bir tokat atıyor sağ yanağıma. "Şimdi arkadaşından özür dile ve silgini kullanması için arkadaşına ver." diye de ekliyor.

Sıra arkadaşım olacak kız ile göz göze geliyoruz. Şimdi o gülüyor. Ben aşırı şaşkınım. Kendi kendime, içimden "Lan çok saçma ya, silgi benim. İster veririm, ister vermem. Bunun için ben neden tokat yedim ki şimdi diyorum?" Götüme baka baka sırama dönüyorum.

İlkokul öğretmenim sayesinde mülkiyetin saçma bir kavram olduğuna ve paylaşmanın önemine dair ilk dersimi almışım. Sosyalizm ile tanışmam devlet okulunda, ilkokulda dokuz yaşında iken oluyor.

Bu olayı her hatırladığımda suratıma kocaman bir gülümseme oturur ve ilkokul öğretmenimi sevgi ve hürmetle anarım. Ha bir de evet bizim zamanımızda okulda şiddet bir enstrüman olarak kullanılmakta idi. İçinizde "Ama bu çok yanlış, şiddet bir enstrüman olamaz" diyen yumuşak götlü liberaller varsa istedikleri yerde bunun yanlış olmadığı şeklindeki fikrimi kendilerine aktarmak ve konuyu kendileri ile mütalaa etmek isterim.

 

24 Kasım Öğretmenler Günü kutlu olsun!!!


Mithat Erdoğan 

24 Kasım 2023

Fethiye - Muğla

19 Kasım 2023 Pazar

Terrakotta Köpek ve Polisiye Edebiyat Dekoru Olarak İtalyan Mutfağı

 

“Andrea Camilleri’yi ya seviyorsunuzdur ya da henüz hiç okumamışsınızdır.”

Terrakotta Köpek - Komiser Montalbano Serisi 2” isimli kitap ile ilgili araştırma yaparken karşıma çıkan bu cümle çok hoşuma gitti ve anında benimsedim.

Benim Andrea Camilleri ile tanışmam 2017 sonbaharında olmuştu. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Unvansız Maktul” isimli kitabına, İstanbul’dan Fethiye’ye taşınmadan evvel, İstanbul’da son kitabevi turlarımı atarken denk gelmiş ve kitabı hemen edinmiştim. Tek solukta bitirdiğim kitabın yazarı çok ilgimi çekmişti ve küçük bir Andrea Camilleri araştırması yapmıştım. Türkçe’ye çevirilen çok fazla kitabının olmaması ve olanların da çoğunun baskısı olmaması biraz canımı sıkmıştı o dönem.

Daha sonra Netflix’e Andrea Camilleri’nin meşhur karakteri “Dedektif Montalbano’nun Rai 1 tarafından seri halinde çekilmiş maceralarının yüklendiğini öğrendiğimde (37 bölümün 31 tanesi halen Netflix Türkiye’de mevcut) çok kısa bir süre içerisinde bölümlerin tamamını seyrettim ve çok beğendim. Başroldeki Luca Zingaretti’nin de sıkı bir hayranı olduğumu belirtmek isterim.

Bu seriyi izlememi müteakiben yine güzel bir haber okudum ve Mylos Kitap tarafından Andrea Camilleri’nin Komiser Montalbano serisinin kronolojik olarak Türkçe’ye çevirilerek yayınlanacağını öğrendim. (“Ne güzel dergimizdin sen 221B!” demek istiyorum tam olarak bu noktada)

Mylos Kitap şimdiye dek sanırım sadece ilk beş kitabı Türkçe yayınladı. Beş kitabın tamamı kütüphanemde mevcut ve tamamını okudum. Bugün burada bahsedeceğim kitap ise serinin ikinci macerası “Terrakotta Köpek” olacak…

Kitabın incelemesi ve yorumu olmayacak bu arada yazımın devamı. Bambaşka bir konuyu irdeleyeceğim. Andrea Camilleri’nin 70 yaşında yazmaya başladığı bu serinin ana karakteri Dedektif Montalbano bir gurme! Bir gurme dedektif ile karşı karşıyayız! 

Dolayısıyla, bu seride İtalyan Mutfağı da esas karakterlerden birisi olarak karşımıza çıkmakta. Ben de kendimi tutamadım ve “Terrakotta Köpek” macerasında bahsi geçen yiyecekleri listeledim. İleride yapmayı planladığım Sicilya seyahatimde bu yiyeceklerin peşine düşerken de bu yazımdan faydalanmak niyetindeyim. Kendime not yazdım aslında bir nevi. Bu noktada çevirmen Semih Topçu’ya da özenli çalışması için teşekkürü bir borç bilirim.

Evet gelelim bahsi geçen yiyeceklere;

1)     Mostazzolo: Sicilya’nın Scicli kasabasına has ve içi irmik, badem, limon veya portakal kabuğu rendesi, tarçın ve diğer baharatların karışımıyla doldurulmuş bir kurabiye türü. Geleneksel olarak Noel ve Joseph Bayramı için hazırlanan mostazzolonun günümüzde bulunması zordur.

Anladığım kadarı ile mostazzolo yeme ihtimalim çok düşük ama tabi ki şansımı zorlayacağım çünkü ne olduğunu her okuduğumda ağzım sulanıyor.

2)     Passuluna: Buruşuk görünümlü, özel olarak Sicilya tuzuyla kürlenmiş siyah zeytin.

Bu bizim salamura zeytin olayına benziyor. Yarı Adanalı yarı Silifkeli bir Akdenizli olarak bu konsepte çok uzak değilim.



3)     Martorama Meyveleri: Pudra şekeri, su, badem unu, glikoz, tozşeker ve badem aroması ile meyve görünümünde hazırlanan ve pişirildikten sonra gıda boyasıyla renklendirilen İtalyan tatlısı.

Meyve görünümünde bademli bir tatlı yapmak bana çok fuzuli gelse de bunu da denk getirirsem affetmem gömerim diye düşünüyorum.


4)     Tabisca: Arapça kökenli antik bir kelime olan “Tabisca” Sicilya’da Sciacca isimli bir bölgede yapılan, zeytinyağı ve tuz eklenmiş doğal mayalı hamur ile yapılan bir tür pizza için kullanılmaktadır.

Tabisca; focaccia ve ekmek hibriti olan, karakteristik oval şekle sahip ve eski zamanlarda Sciacca köylülerinin hazırladığı; üzerine domates, soğan, kapari, peynir ve zeytin gibi en tipik ve en basit Akdeniz malzemelerinin eklendiği bir tür pizzadır.

Bu listede beni en çok heyecanlandıran yiyecek tabisca oldu. İtalyan pizzasının bizim pide konseptine yakın bir hali özetle. En kısa sürede muhakkak denemek istediğim bir yiyecek!


5)     Parmigiana Di Melanzane: Kızartılmış ince patlıcan dilimlerinin peynir ve domates sosuyla kaplanarak fırında pişirilmesiyle hazırlanan klasik Güney İtalya yemeği.

Patlıcan severim. Peynir severim. Domates sosu severim. Bu üçünün İtalyan usulü buluşmasına neden hayır diyeyim sorarım size?!


6)     Caciocavallo: İtalyanca at peyniri anlamına gelmekte fakat koyun sütünden yapılmaktadır, adını ise çoban ve çiftçilerin atıştırmalık olarak eyerlerine asmalarından almaktadır.

Benim üzerime kürekle peynir atsanız şikayet etmem ve ekmeksiz, ufak ufak lokmalar ve ısırıklarla yerim. At peyniri imiş eşek peyniri imiş umurumda olmaz. Bana caciovallo ile gelin ya valla bak…



7)     Petrafennula: Özellikle Noel döneminde tüketilen, tüm İtalya’da yaygın, geleneksel bir Sicilya tatlısı.

Bu tatlı Sicilya mutfağındaki Arap esintilerinden birisi. Araplardan görüp yaptıkları bir tatlı imiş. İtalyanların Noel dönemi bizim şeker bayramları gibi geçiyor sanırım. Adı bile kulağa çok hoş geliyor zaten bu tatlının. Tatlının tipine bakınca da aklıma bizim oraların meşhur tatlısı cezerye geldi zaten anında.


8)     Alici All’agretto: Hamsi, domates, limon, fesleğen, sarımsak, kekik ve zeytinyağı ile fırında hazırlanan Sicilya yöresine özgü bir çeşit yemek.

Bizim için Karadeniz mutfağının demirbaşı olan Hamsinin Akdeniz mutfağı ile dans ettiği bu yemeği çok fazla merak etmekteyim. 



9)     Domates Soslu Attuppateddri:  Attuppateddri, kış uykusuna yattıklarında beyaz bir tabaka halinde katılaşan ve kabuğun girişini kapatmaya yarayan  bir sıvı salgılayan küçük, açık kahverengi salyangozlardır.

      Paris’e gittiğimde salyangoz yemeye teşebbüs etmiş fakat muvaffak olamamıştım. Bunu yiyebilir miyim benim için de büyük bir muamma şu an için…

10)  Pane Con Meusa: Çoğunlukla sokak satıcıları tarafından satılan, Palermo’ya özgü, haşlanıp domuz yağında kızartılmış, ardından doğranmış dana akciğğeri ve dalakla doldurulmuş yumuşak bir ekmek.

İçinde sakatat olan ve domuz yağında kızartılan bir hamur işi! Yazarken salyalarım klavyeye damladı! Ne kadar sağlıksız olduğu zerre umrumda değil. Tipik bir öğrenci ve alt & orta gelirli gıdası bu! Bu yiyeceği yemek için doğmuşum ben diyebilirim. Listedeki bir diğer favorim de pane con meusa oldu.



Mithat Erdoğan

19 Kasım 2023 

Fethiye - Karagözler