31 Temmuz 2022 Pazar

Özgür Irade

Kendimi bir türlü kontrol edemiyorum. Daha fazla yapmayacağım dedikçe daha fazla yapasım geliyor. Tepesine doğru incelen başını elime alıyor ve kavrıyorum. İyi durumda olup olmadığını görmek için etrafına dikkatlice bakıyorum. İçimden bir ses, haydi bir kez daha yap, ne olacak sanki diyor? Karşı koymalıyım. Karşı koymaya ihtiyacım var ama karşı koymak istemiyorum.

 

Normalde başkalarına bakarak yapmak daha keyifli ama bazen eldeki şartlar ile yetinmek gerekiyor. Evde salonda, banyoda ya da aynanın karşısında yaptığım da oluyor. Böylece aldığım zevk hayal gücünü ve yaratıcılığı tetikleyen bir sürece dönüşmek sureti ile katlanarak artıyor. Hayat bu, her zaman başkalarına bakarak yapma şansınız olmayabilir... 

 

Bir günde bir ya da iki kez çektiğim oluyor. İşimi bitirdikten sonra aletimi temizlemeye özen gösteriyorum, neticede otuz küsür yıllık alet... Bakımlı olmakta fayda var. Eskiden deneysel şeylerin peşinden de koşuyordum ama ülke şartları artık klasik usullerden devam etmekten başka şans bırakmıyor. 

 

Günde bir- iki seferden fazla çekmenin yarattığı hammadde ve lojistik sorunlar canımı çok sıkıyor. Eskiden her ilçede hesaplı malzemeler bulabiliyorken artık sadece İstanbul ve birkaç büyük şehirden ya da internetten, yurt dışından sipariş vermeniz gerekiyor. Yurt dışı bu alanda bizden çok daha ilerde ve çok fazla çeşit ve alternatif var. Haddinden fazla çektikten sonra pişmanlık duyduğum oluyor ama genelde hissettiğim şey keyifli bir heyecan... Hatta her seferinden sonra yaşadığımı hissediyorum diyebilirim! 

 

Zaman zaman aletime başkasının dokunmasına ve aletimi başkasının kullanmasına müsaade ettiğim oluyor. Bizim gibiler birbirlerini bulduklarında muhakkak tecrübe etmemiz gereken bir şey bu zira… 


Bu duruma pek gocunmuyorum demek isterdim ama böyle durumlarda aletimi kıskandığımı itiraf etmem gerekiyor. Başkasının benim aletimle benden daha iyi bir iş çıkarma ihtimali beni tedirgin ediyor ve yaptığım şeyden zevk almamı engelliyor galiba! 

 

Gerçi böyle durumlarda ben de başkasının aletine dokunma ve başkasının aletini kullanma şansına sahip oluyorum çoğu zaman. Çünkü bilirsiniz, insan doğasında mütekabiliyet esası diye bir şey vardır. Sen benim sırtımı kaşı, ben de senin sırtını kaşıyayım... 

 

Kendimi bir türlü kontrol edemiyorum. Daha fazla yapmayacağım dedikçe daha fazla yapasım geliyor. Tepesine doğru incelen başını elime alıyor ve kavrıyorum. Bu kez başkalarına bakarak yapacağım. Gerekli hazırlıkları yapıyor, üzerime rahat bir şeyler giyiyorum. Yurt dışından sipariş ettiğim malzemeleri alıyorum. Bugün kendimi şımartacağım. 

 

Tepesine doğru incelen başını elime alıp kavradığımda baş kısmının hemen sağ tarafında bir çizik dikkatimi çekiyor. Önemli bir şey olmasa da canımı sıkıyor. 1970 Model, 35mm f1,8 prime lens neticede ve elimde başka 35mm lens yok... 

 

Başı çizik lensi yerinden çıkarıyorum ve onun yerine 1972 model 55mm f1,4 lensi takıyorum. Bu lensin kondisyonu çok daha iyi. Yurt dışından gelen Cinestill 400D filmi aletimin içine usulca ve büyük bir zevkle yerleştiriyorum. 


Bu film bugün çektiğim üçüncü film rulosu olacak. Üçüncü kez çekecek olmanın heyacanı ile derin bir nefes alıyor ve gülümsüyorum. Biraz yavaşlamam lazım aslında. Zira film fiyatları uçmuş durumda ama kendimi kontrol edemiyorum. 


Kulaklıklarımı kulağıma takıp, çalma listemi açıp, ayağımdaki rahat ayakkabılarla sokakta başkalarına bakarak fotoğraf çekmek üzere yola düşüyorum. Analog fotoğrafçılık artık çok pahalı ve zahmetli bir fotoğrafçılık türü, bunun tabi ki farkındayım. Karşı koymalıyım. Karşı koymaya ihtiyacım var ama karşı koymak istemiyorum. 

 

Deklanşöre her bastığımda makineden gelen filmin pozunu ileri sarma sesi esnasında büyük bir zevkle kendimden geçmeyi sabırsızlıkla bekliyorum...


Mithat Erdoğan – 30 Temmuz 2022