18 Ocak 2012 Çarşamba

Önyargı

Önyargılı olmanın zaman zaman çok keyifli olduğu kanaatini taşımaktayım. Evet, belki sürekli ön yargılı olmak biraz sığ bir davranış şekli ama bence insan hassasiyet göstermeyebilme inisiyatifine de sahip olmalı!
İnsan yıllar boyunca, hoşuna gitmeyen bir haber aldığında direk çirkinleşebilmiş bir varlıktır. Buna verilen tepki de mütemadiyen ön yargı barındırmıştır. Tabi ki soğukkanlılıkla tepki vermek sureti ile herhangi bir nefret krizi çerçevesinde ön yargıya kapılmadan durumu aklıselim şekilde değerlendirebilmek bir erdem, ama kendimizi kandırmayalım, çoğumuz çoğu zaman o kadar da erdemli olamayabiliyoruz. 
Bir de olduğu hali maskeleyerek ikinci ya da üçüncü şahıslara şov yapmak maksadı ile erdemli imiş gibi davranmaya çalışan insanlar var ki işte bence iki yüzlülük ve ön yargıdan bile daha beter olan da bu. Tabi her soğukkanlı davranıp ön yargılara kapılmadan tepki verebilen insan ikiyüzlüdür ön yargısı içerisinde bulunmadığımı da burada bir parantez açarak belirtmek isterim!
Ayrıca önyargılı olmanın içerisinde birden fazla unsur barındırabileceği gerçeği var. Gerçi birden fazla unsurlardan olumlu olanlara da önyargı diyebilir miyiz onu bilemedim şimdi, yani emin değilim. Mesela bir konu ile ilgili geçmişteki deneyimlerimiz ya da kulaktan dolma malumatlarımız sebebi ile olumlu bir kanıya sahip isek bu da ön yargı değil de sanki peşin hüküm olarak nitelendirilmeli gibi geliyor! Bilemiyorum belki de ön yargılı olmak ile peşin hükümlü olmak aynı şeydir diyeceğim ama yargı-hüküm karşılaştırmasına girince sanki olmaz gibi ama ola da bilir gibi geliyor. Değişik duygular içerisindeyim şu an bu konuyu daha fazla uzatmayacağım.
Farzı misal vermem gerekirse; bu hafta çalışmakta olduğum plazanın önündeki iki adet lüks restoranın iç kısmının ve bahçesinin nerede ise tamamen yandığını duyduğumda; “Eğer çalışan personelden birisine bir şey olmamışsa çok da sikimde olmaz. Zira müstahak o gösterişçi kodamanlara ve gösterişçi kodamanlar ve üç kuruş para ile çalıştırdıkları personel sayesinde ense kalınlıklarına katkıda bulunacak sermaye birikimini oluşturabilen mekân sahiplerine. Zaten kesin daha fazla kar edebilmek için gerekli güvenlik önlemini almamış ve yangının çıkmasına da mekan sahipleri sebep olmuştur” dedim.
Şimdi mesela bu önyargı “bence” sağlam temellere ya da verilere dayanmasa bile benim mekân sahipleri için üzülmememin kendimce haklı gerekçeleri var ve en önemlisi; son tahlilde; bu önyargı sadece beni bağlayan ve başkalarına etkimeyen bir önyargı.











Ama içinde ırkçılık ya da nefret söylemleri barındıran ve bir hayli yıkıcı bazı önyargılar olduğunu ve bu önyargıların çoğu zaman başkalarını incittiği gerçeğini de yadsımıyorum. Ha ülkemizde bir de belli mevkilere gelmiş ve sağduyu sahibi olmaları gerekirken kendilerince popülist bir şekilde herhangi bir konu üstünde lambır lumbur cahillikle bezenmiş ve zerre hümanizm ya da sağduyu barındırmayan saf önyargının feriştahı ile konuşan bireyler var ki bu sanırım yazımın konusu olan önyargı ile değil de “İnsanlığa Giriş” konusu ile ilişkilendirilmeli!