9 Ağustos 2021 Pazartesi

Taharet Musluğu ve Empati

Ben de isterdim evime gelen misafirlere; “Obi Wan çok şirin gözükür ama aslında hırçın bir kedidir, dikkat et tırmalamasın” ya da “Yaktığım tütsüdeki frangans güneşin gücü ve sıcaklığından yapılmıştır, kabus görmene de mani olur istersen vereyim sana da bir tane kokusu da hoşuna gittiyse” gibi cümleler kurayım. Ama yok işte, olmayınca olmuyor.

Evime gelene yapacağım tek dişe dokunur uyarı “Taharet musluğu çok tazyikli akıyor, klozete oturursan dikkat et, götün-başın ve kıyafetin ıslanmasın” olacaktır. Bu konuda neden hassas olduğumu da izah edeyim; Sırf o taharet musluğunun sabıkası yüzünden geçen yaz seks beklediğim gecenin sonunda küfür ve tokat yemişliğim var benim be hey yavrum hey!


Arkadaş ortamında tanıştığım hatunu şansımın da yaver gitmesi sayesinde evime davet etmiştim. İkimizin de kafası güzeldi aslında. Eve girdikten bir iki dakika sonra hatun tuvalete girip nispeten uzun bir süre çıkmayınca bunalıvermiş ve üzerimdeki tişörtü çıkartıp evden çıkmadan evvel nereye fırlattığımı unuttuğum kuru tişörtümü bulabilmek için üstsüz bir şekilde evde volta atmaya başlamıştım.


Tişörtü bulamadıkça sinirlenmiş, sinirlendikçe hırs yapmış, hırs yaptıkça daha hızlı hareket etmiş ve dolayısıyla giderek daha fazla terlemeye başlamıştım. Tam tuvaletin önünden geçip odama gitmek üzereyken tuvaletteki musluğun sesini duydum. Kapı açıldı ve yüzünde gayet hoşnutsuz bir ifadeyle söz konusu hatun beliriverdi karşımda. Kendi hoşnutsuzluğumla onun hoşnutsuzluğunu örtüştürdüm ve bunu çok sevimli ve komik buldum o an. (Mizah anlayışımı sikeyim)


Her şeyin fazlası zarar derler ya fazla empati de zararmış... Hiç gerek yokken hatun ile empati kurarak yüzündeki hoşnutsuzluk ifadesini taharet musluğunun aşırı coşkulu çalışması sebebi ile yaşamış olması muhtemel mağduriyetine bağladım. Bir elimde az evvel üzerimden çıkardığım ve dertop yaparak tuttuğum terli tişörtüm, diğer elimi koridor duvarına dayamış bir biçimde ve yarı çıplak olduğumun zerre farkında olmadan terden nemlenmiş yapış yapış vücudum ve suratımın ortasına oturttuğum sırıtışımla; hatuna bakarak “Islandın mı yoksa?!” dedim.


Aklımın bardağını sikeyim! Ben daha kurduğum cümlenin yaptığı göndermeyi anlayana kadar hatun suratıma boka bakar gibi bakmış ve koridorda çınlayan tiz sesiyle “Eben ıslandı amsalak herif!” deyip, sağ yanağıma hedefini tam bulmasa da gayet sinir bozucu sayılabilecek bir tokat attıktan sonra kapıyı çekip dışarı çıkmıştı. Arkasından kapıyı açmak üzere hareketlendiğim sırada yediğim bokun farkına vardım. Sonra birden rotamı değiştirerek mutfağa yöneldim


Kendime ikisi bir arada hazır kahve pişirip sigara saracak ve Incubus dinleyerek sigaramı tellendirecektim. Artık yapacak pek bir şey kalmamıştı. Kahveyi boş kupaya boşalttım, ketıla su koyup düğmesine bastım ve mutfak masasına oturdum. O an sandalyenin arkasında asılı duran malum kuru tişörtümü fark ettim. Tişörtü boynuma havlu misali dolayıp, “Senin de tişört kere şerefini sikeyim” dedikten sonra ketılın kaynadığını işaret eden uyarısını beklemeden kupaya kaynar sıcaklıktaki suyu boşaltıverdim.


Kahveden ilk yudumu alıp sigaradan ilk fırtı çekince keyfim azıcık yerine gelmişti. “Ulan baya da güzel hatundu, tipi de hafiften Shirley Manson’ı andırıyordu, yazık oldu şansıma sıçayım” diye kendi kendime hayıflandım ve bu bahsi kapattım.


“Ha bu arada unutmadan; olur da benim eve gelirseniz, benim ketıl yıllardır bozuk. Su kaynayınca ses falan çıkarıp yukarı doğru “tak!” diye atmıyor. Boşuna başında mal gibi beklemeyin, yeterince buhar çıktıysa düğmesine basıp kapatın olur mu!?”


Mithat Erdoğan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder